fıkra 1
Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği, kuyunun birine düşmüş.
Niye düşer, nasıl düşer diye sormayın.  Eşek bu, düşmüş işte. Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı  belki, üzerine de toprak dökülmüştü. Zamanla tahta çürüdü, zayıfladı, üzerindeki toprakta biten otları yemek isteyen  eşeğin ağırlığını çekemedi ve güm diye eşeği  yuttu kuyu.
Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı, bağırdı kendi dilinde. Sesini duyan sahibi gelip baktı ki vaziyet kötü.  Zavallı eşeği kuyunun dibinde melül, mahzun bakınıyor. Üstelik yaralanmış. Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırdı.
Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak soruları havada kaldı. Sonunda karar verildi ki kurtarmak için çalışmaya değmez. Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek ve hayvanı kuyuya gömmek. Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak attılar.
Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek dibe döktü. Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükseldi ve sonunda yukarıya kadar çıkmış oldu. Köylüler ağzı açık kalakaldı.
Kıssadan hisse;
HAYAT,BAZEN BİZİM DE ÜZERİMİZE ABANIR. (Ne bazeni, çoğu zaman.)
ÜSTÜMÜZÜ TOZ TOPRAKLA ÖRTMEYE ÇALIŞANLAR ÇOK OLUR. BUNLARLA BAŞETMENİN TEK YOLU, YAKINIP SIZLANMAK DEĞİL, DÜŞÜNÜP SİLKİNMEK VE KURTULMAK, AYDINLIĞA ADIM ATMAKTIR...
KÖR KUYUDA OLSAK BİLE!!

tam bize uygun. habire üzerimize toprak atıyorlar. ben sahsen kuyuda olmadığımdan silkelendikce yükseldiğime inanıyorum.

Ecz. Kıymet KAYASAL

 

Küçük dostum;
sana söyleyeceklerim var dinler misin biraz beni
? Kabuslarından kanter içinde uyandığında hatırlayacaksın bu sözlerimi. Daha çok küçüksün bu bir nasihat değil sakın yanlış anlama, sadece bir büyüğün görmüş geçirmiş denilebilecek sayıda yaşadıklarından sana aktarmaları, lütfen böyle düşün ve kulak ver bana.
İnsanların kendi doğruları ve kendi yanlışları olmalı, gerektiğinde gözü kapalı girdiğin kavgadan, gerektiğinde özür dilemeyi bilerek çıkman gerekebilir. Sonuçlar ne olursa olsun, hatalar ve doğrular kişiye özel olmalı. İnsanlar seni yanıltmasın, bugün yanında olan herkes dost olmayabilir. Gerçek dost nedense hep bir elin parmakları kadar ya vardır ya da yok. Bunları zamanla yaşayarak anlayacaksın.
Sevgisiz olma hiç. Sevgi yaşamın hayat damarıdır. Sev, gönlünce sev. Herşeyi ama aklına gelebilecek her şeyi ve sakın umutların tükenmesin. İşte o gün nabız atışların yavaşlar ve belki de durur. Öncelikle kendin için yaşa, öncelikle kendini sev, sonra bir çiçek sepetinde ki güller gibi dağıt mutluluğunu etrafa ve ağlamak güzel olsa da, ağlamak çoğu zaman rahatlatsa da gösterme kimseye gözyaşlarını ve ağlamak istediğinde tutma kendini, ağla doyasıya hıçkıra hıçkıra.
Mutluluğunu sakın kaybetme, gün gelir düşersin sonra yollara. O kaçar sen kovalarsın. Kim bilir belki yakalarsın ama vakit çok geç olabilir. Zaman parmaklarının arasından akıp gidebilir. Bilemezsin, anlayamazsın öylesine birbiri ardına işliyor ki saniyeler, sadece zamanın ardından bakıp kalırsın.
Duy, hisset, gör ve yaşa. Bu günü, dünü, yarını doyasıya. Birgün olurda hatırlarsan bu sözlerimi gülümse ve sorarlarsa neden güldüğünü, gülümsemenin dost yüzlere bıraktığın en büyük armağanın olduğunu söyle.